There is a definite time to return the book.
- Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.
- Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.
In American football the defense has a specific job.
- Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.
He is threatened by a certain gangster.
- O belirli bir gangster tarafından tehdit edilmektedir.
I can trust him to a certain extent.
- Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
- Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
I don't think Tom is the right person for this particular job.
- Tom'un bu belirli iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.
I set myself realistic goals.
- Kendime gerçekçi hedefler belirliyorum.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
- İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.