The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
They determined the date for the trip.
- Seyahat için tarihi belirlediler.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
You should respect the rules your parents set for you.
- Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.
Can you identify which coat is yours?
- Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?
Can you identify the problem areas?
- Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
They determined the date for the trip.
- Seyahat için tarihi belirlediler.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
Tom is a trendsetter.
- Tom bir modayı belirleyen kimse.