The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
The price of the carpet is determined by three factors.
- Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
- Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle.
- İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.
Can you identify which coat is yours?
- Hangi ceketin seninki olduğunu belirleyebilir misin?
Can you identify the problem areas?
- Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.