The date of the event is to be determined.
- Etkinliğin tarihi belirlenecektir.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
Our lives are determined by our environment.
- Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
They set the time and place of the wedding.
- Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
Can you identify the problem areas?
- Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
What was the determining factor in this case?
- Bu durumda belirleyici faktör neydi?
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.