Did he yes the veto?.
He put his arm around her waist.
- O, kolunu onun beline koydu.
The boy was naked to the waist.
- Çocuk beline kadar çıplaktı.
President Lincoln wrote all five of these documents.
- Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
This chair has good lumbar support.
- Bu koltuğun iyi bel desteği var.
This chair has good lumbar support.
- Bu sandalye iyi bel desteğine sahip.
Recently, I've been putting on a little weight around my waist. I guess it's middle-age spread.
- Son zamanlarda, belimin etrafında biraz kilo alıyorum. Sanırım bu orta yaş yayılması.
To determine its origin, we must go back to the middle ages.
- Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
His thesis doesn't make sense. To begin with, its theme is obscure.
- Onun tezi bir anlam ifade etmiyor. Öncelikle onun teması belirsiz.
It's quite obscure what this sentence means.
- Bu cümlenin ne anlama geldiği çok belirsiz.
Maybe Jane will come.
- Belki Jane gelecektir.
It appeared that war would come.
- Savaşın geleceği belliydi.
Babylon is taken, Bel is confounded, Merodach is broken in pieces; her idols are confounded, her images are broken in pieces.
Her obvious nervousness belied what she said.
He found it by experience, and made good use of it in his own person, if Plutarch belie him not .
Tom hükümetin yabancılar hakkındaki gerçeği gizlemek istediğine inanıyor.
- Tom believes that the government wants to hide the truth about aliens.