İşe arabayla giderim.
- Ich fahre mit dem Auto zur Arbeit.
İşe gitmek istemiyorum.
- Ich will nicht zur Arbeit.
Ne kadar uzun sürerse sürsün, bu işi bitireceğim.
- Egal wie lange es auch dauert, ich werde diese Arbeit zu Ende bringen.
İşimi öğlen yemeğinden önce bitirmek istiyorum.
- Ich will meine Arbeit vor dem Mittagessen beenden.
Tom işini seviyor mu?
- Gefällt Tom seine Arbeit?
Daha bitiremedin mi işini?
- Hast du deine Arbeit noch nicht beenden können?
Tom bugün çalışırken kendini incitti.
- Tom injured himself at work today.
Tom çalışırken Fransızca konuşmak zorunda.
- Tom has to speak French at work.
Tom hâlâ iş başında olmalı.
- Tom should still be at work.
Çalışma odasında hâlâ iş başında.
- He is still at work in the workroom.
İşte daha az ve evde daha çok zaman geçirmek istiyorum.
- I'd like to spend less time at work and more time at home.
O şimdi işte fakat yedide dönecek.
- He is at work now, but will come back at seven.
Though Alfred is scrupulous in fulfilling his duties at work, he is less conscientious about his obligations at home.
- Obwohl Alfred penibel beim Erfüllen seiner Aufgaben bei der Arbeit ist, ist er weniger gewissenhaft bei seinen Pflichten zu Hause.
He got fired for slacking off at work.
- Er wurde gefeuert, weil er bei der Arbeit faulenzte.