Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
- Birth is, in a manner, the beginning of death.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Başlamaya hazır mısın?
- Are you ready to begin?
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
- She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
O, başlangıçta bir şeyi ne kadar severse sevsin bir süre sonra ondan sıkılacaktır.
- He soon grows tired of a thing regardless of how much he liked it to begin with.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
- He began to work for that company last year.
Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
- We were about to start, when it began to rain.
Öncelikle, okula geç kalmamalısın.
- To begin with, you must not be late for school.
Onun tezi bir anlam ifade etmiyor. Öncelikle onun teması belirsiz.
- His thesis doesn't make sense. To begin with, its theme is obscure.
Önümüzdeki hafta başlayarak yeni bir ders kitabı kullanacağız.
- Beginning next week, we'll be using a new textbook.
1812 Savaşı başlamıştı.
- The War of 1812 had begun.
Birisi kapıyı çaldığında, o tam kitabı okumaya başlamıştı.
- She'd just begun to read the book when someone knocked on the door.
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- In the beginning God created the heaven and the earth.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
- My memory of her has begun to recede.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Sabah ibadeti saat on birde başlar.
- Morning worship begins at eleven o'clock.
İlk başta işimden hoşlanmadım ama artık ondan hoşlanmaya başlıyorum.
- At first I didn't like my job, but I'm beginning to enjoy it now.
O zaman ilkbaharın başlangıcıydı.
- It was then the beginning of spring.
Kaynaklar tükenmeye başlıyor.
- The supplies are beginning to give out.
Aşkta, sadece başlangıçlar vardır.
- In love, there are only beginnings.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
He is beginning to read a new book.
The house you want is down at the beginning of the street.
... And human history as we know it can truly begin. ...
... pay for my food and pay for an apartment. I can't begin to pay back my student loans.†...