John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.
- John's parents seemed relieved to hear that his plane was on time.
Tom onu duyduğuna rahatlamıştı.
- Tom was relieved to hear that.
Onu fazla mesai yapmaktan muaf tuttum.
- I exempted her from working overtime.
Mahkeme, Müslüman öğrencilerin yüzme derslerinden muaf olamayacağına karar verdi.
- The court ruled that Muslim schoolgirls could not be exempted from swimming lessons.
Rehineler yarın serbest bırakılmış olacak.
- The hostages will be released tomorrow.
Adam Ellie'yi tehlikeli bir durumdan kurtardı.
- The man extricated Ellie from a dangerous situation.
Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
- The terrorists released the hostages.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.
- Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
Tom hapishaneden bırakıldı.
- Tom has just been released from prison.
He is exempt from the military service.
- Er ist vom Militärdienst befreit.