Onun korkunç olduğunu düşündüm.
- I thought it was awesome.
Ne korkunç bir anlaşma!
- What an awesome deal!
Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.
- A brilliant future lay before him.
Parlak bir fikir ileri sürdüm.
- I've come up with a brilliant idea.
Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
- Everyone recognized him as a brilliant pianist.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.