Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
- Let me show you something really awesome.
Onun korkunç olduğunu düşündüm.
- I thought it was awesome.
Sanırım bu parlak bir fikir.
- I think it's a brilliant idea.
Parlak bir gelecek onun önünde uzanıyor.
- A brilliant future lay before him.
Sen görkemli bir iş yaptın.
- You've done a brilliant job.
Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
- Everyone recognized him as a brilliant pianist.