He's well respected for his management skills.
- Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
Tom wanted to hone his skills as a photographer.
- Tom bir fotoğrafçı olarak becerilerini geliştirmek istedi.
He has confidence in his ability.
- Becerisine güveniyor.
He acquired the ability to speak English.
- İngilizce konuşma becerisi kazandı.
I have the knack for learning languages.
- Benim dilleri öğrenmek için becerim var.
Playing the piano requires manual dexterity.
- Piyano çalmak el becerisi gerektirir.
He had scientific attainments, but he didn't even know it.
- Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
He developed his English skill while he was in America.
- Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
- Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
He had scientific attainments, but he didn't even know it.
- Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.
Tom is quite resourceful, isn't he?
- Tom oldukça becerikli, değil mi?
Tom isn't very resourceful, is he?
- Tom çok becerikli değil, değil mi?
I have absolutely no artistic skills.
- Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.