Dün gece sinemada acıklı bir film izledik.
- Last night, we saw a touching film at the movies.
Çok acıklıydı, neredeyse ağlıyordum.
- It was so touching, I almost cried.
Bu şarkı çok dokunaklı.
- This song is very touching.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
- A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.
- My apartment needs touching up.
Tom eşyalarına dokunan insanları sevmez.
- Tom doesn't like people touching his stuff.
Yemeğime dokunan insanları sevmiyorum.
- I don't like people touching my food.
Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.
- When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.
Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
- Let go of my arm! I can't stand people touching me.
Onun sana dokunmasını sevmiyorum.
- I don't like her touching you.
Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
- Let go of my arm! I can't stand people touching me.
a touching story.
... ways that data is actually touching your lives every day, ...
... getting the ball in the net without anyone touching it. ...