1. That car is sold.
2. I am sold and going to buy it.
Ben gerçekten Tom'un konserine gitmek istiyordum ama onun hepsi satılmıştı.
- I really wanted to go to Tom's concert, but it was sold out.
Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
- Fresh produce is sold at an open-air market.
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
- Salt is sold by weight.
Bu şu anda satılan en iyi amplifikatör.
- This is the best amp currently being sold.
Japonya'da satılan otomobillerin yüzde 90'dan fazlası Japon'dur.
- More than 90 percent of cars sold in Japan are Japanese.
Domatesler Paund ile satılır.
- Tomatoes are sold by the pound.
Bu dükkânda pul satılmıyor.
- Stamps are not sold in this store.
Elmalar satılarak bitti!
- Apples have sold-out!
Savaş bittiğinde, birkaç asker eve döndü.
- When the war was finished, few soldiers returned home.
... and they're being sold in all my list or surround the world's end with the city ...
... I didn't realize they sold so few cars in that segment. ...