Son dersin ne zaman bitecek?
- What time will your last class be over?
Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
- She said everything will be over between us.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Köpek çitin üzerinden bahçeye atladı.
- The dog jumped over the fence into the garden.
Oğlu kayalıkların üstüne düştü.
- His son fell over the cliff.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Gösteri neredeyse bitmişti.
- The performance was almost over.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
Doksan yıldan fazla yaşamak hiç ender değildir.
- It is not rare at all to live over ninety years.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
Oğlunun ölümü üzerine ağladı.
- She wept over her son's death.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Lincoln kutlamaların bittiğine memnundu.
- Lincoln was glad the celebrations were over.
Tom'un sorunçıkaran günleri bitti.
- Tom's troublemaking days are over.
O, çok fazla iyimser bir bakış.
- That's an overly optimistic view.
Tom çok fazla yediği için hastalandı.
- The reason Tom got sick was because he overate.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Tom sözleşmeyi dikkatli bir şekilde baştan sona okudu.
- Tom carefully read over the contract.
Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
- There was a lot of food left over from the party.
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
- The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
- Tom could hear helicopters overhead.
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
- The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Onu yapmamanı sana tekrar tekrar söyledim.
- I've told you over and over again not to do that.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Bir fincan kahve içerken sorun hakkında sohbet ettik.
- We talked about the question over a cup of coffee.
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Tom Mary'ye geçen altı ay içinde 34,000 dolardan daha fazla verdiğini hesapladı.
- Tom calculated that he had given Mary over 34,000 dollars in the past six months.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Bölüm 14'ü okumanız gerekiyordu. O sizin hafta sonu boyunca ev ödevinizdi.
- You were supposed to read Chapter 14. That was your homework over the weekend.
O, başımın hemen üstünden gitti.
- That went right over my head.
Ben onun üstünden tekrar gitmek istemem.
- I don't want to go over it all again.
Toplantı nerdeyse bitmek üzere.
- The meeting is almost over.
Öğretim yılı bitmek üzere.
- The school year is almost over.
Liisa tamamen bunalmıştı fakat orada ona yardım edebilecek kimse yoktu.
- Liisa was completely overwhelmed, but there was no one there who could've helped her.
Onun dersi tamamen benim anlamayacağım kadar zor.
- Her lecture was completely over my head.
Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- He got over the shock of his father's death.
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
- Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
Tom, Meryem ile buluşunca yeniden doğmuş gibi oldu.
- Tom turned over a new leaf when he met Mary.
Yeniden başlamalıyım.
- I have to start over.
Tom her yere baktı ama gizli kapıyı bulamadı.
- Tom looked all over, but he couldn't find the secret door.
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
Aşırı güvenden sakınmalısın.
- You should beware of overconfidence.
Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
- The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.
- There are over seven thousand languages in the world.
O otuzu aşkın olamaz; o hâlâ yirmili yaşlarda olmalı.
- She can't be over thirty; she must still be in her twenties.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
- Mrs Klein is over 80, but she's still very active.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.
- Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.
Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
- The hungry cat scattered the trash all over the kitchen.
Giysilerini zeminin her yerine bırakmaktan vazgeç.
- Stop leaving your clothes all over the floor.
Dünyanın her yerinden binlerce insan, NASA astronotu olmak için başvuruyor.
- Thousands of people from all over the world apply to become NASA astronauts.
Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.
- People from all over the world say that English is difficult to learn.
Yine de, savaş bitmedi.
- Still, the war was not over.
O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.
- He's over 30 but still financially dependent on his parents.
Bizim için artık yolun sonu.
- It's all over for us.
2014 Sochi Kış olimpiyatları artık bitti.
- The 2014 Sochi Winter Olympics are now over.
Yüksek bir kum tepeciğinden bütün adayı görebildim.
- From the tall dune I could see over the whole island.
Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
- The tree was so tall that it towered over the garden wall.
Tom kış boyunca kilo aldı.
- Tom gained weight over the winter.
Bütün gece boyunca dağlarda dolaşıyordum.
- I was roaming over the mountains all through the night.
Tokyo borsasında, yaklaşık 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
... my vacation is over. ...
... A ROOF OVER MY HEAD, FOOD ON MY TABLE. ...