Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
- You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
Yol arabalar için çok dar.
- The road is too narrow for cars.
Bu geçit daralmaktadır.
- That gap is narrowing.
Listeyi daraltmanın bir yolunu bulmak zorundayız.
- We have to find a way to narrow down the list.
Onu epeyce daralttığını söyleyebilirim.
- I'd say that narrows it down quite a bit.
Tom dar görüşlü, değil mi?
- Tom is narrow-minded, isn't he?
Tom dar görüşlü görünüyor.
- Tom seems to be narrow-minded.
a narrow hallway.
The road narrows.
... A narrow escape that had a profound effect on human history. ...
... with nato allies to carry out to narrow missions ...