Tüm çabalarımız boşunaydı.
- All our efforts were in vain.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried to solve the problem, in vain.
Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.
- Tom tried in vain to convince Mary to go to art school.
Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.
- They attempted in vain to bribe the witness.
Biz beş dakika kapıyı çaldık, ama nafile.
- We knocked at the door for five minutes, but in vain.
O sigarayı bırakmaya çalıştı ama nafile.
- He tried to give up smoking but in vain.
On the mountains of truth you can never climb in vain.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.
... And I knew if I cast my friends-- they're very vain. ...