Tom geri dönmek niyetinde olduğumuzu bilmeni istiyor.
- Tom wants you to know we intend to be back.
Tom yarına kadar geri dönmek zorunda değil.
- Tom doesn't have to be back until tomorrow.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
- Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
Ne yazık ki plan ters tepti.
- Unfortunately, the plan backfired.
Alfabeyi tersten oku.
- Say the alphabet backwards.
O geri döndüğünde ona sor.
- Ask her when she comes back.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Mağazanın arkasındaki karanlık bir köşede gözden kayboldu.
- He disappeared into a dark corner at the back of the shop.
Tom ve Mary restoranın arkasındaki masalardan birinde.
- Tom and Mary are at one of the tables in the back of the restaurant.
Galiba yarın yine buraya geri geleceğim.
- I'll probably come back here again tomorrow.
Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
- Tom is back at the house, catching up on his sleep.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Seni daha sonra tekrar arayayım,tamam mı?
- Let me call you back later, OK?
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
- Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Eskiden konser verdiğimde Tom ve Mary arkada benim yedek şarkıcılarımdı.
- Tom and Mary were my backup singers back when I used to perform.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom took a step backward.
Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
- Tom bends over backwards to please Mary.
Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I fell asleep before father came back home
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
- In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
- She regretted deeply when she looked back on her life.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Jane asla sözünden dönmez.
- Jane never backs down.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için dönen tek kişi.
- Tom is the only one who came back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Her zaman bir kötümserden ödünç para al; o, geri ödenmesini beklemez.
- Always borrow money from a pessimist; he doesn't expect to be paid back.
Tom saçını arkaya taradı.
- Tom combed back his hair.
Arkaya yakın masalardan birinde oturalım.
- Let's sit at one of the tables near the back.
Tom geçen yıl Boston'a geri geldi.
- Tom came back to Boston last year.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
Tom ve Mary geride uzağa oturdular.
- Tom and Mary sat way in the back.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
On ay uzak kaldıktan sonra eve geri döndü.
- He returned back home after being away for ten months.
Terinde olsam uzak dururum.
- I'd stand back if I were you.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
... That guy -- the guy in the glasses right back in the -- ...
... pay for my food and pay for an apartment. I can't begin to pay back my student loans.†...