Uzun zaman önce terkedilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.
- The small town, abandoned long ago, seems frozen in time.
Polisler park yakınında terkedilmiş bir arabada bir ceset buldu.
- The police found a dead body in an abandoned car near the park.
O, terk edilmiş bir binada saklandı.
- He hid in an abandoned building.
Tom yalnız ve terk edilmiş hissetti.
- Tom felt lonely and abandoned.
After her parents died, the girl felt extremely abandoned.
Your abandoned streams. - Thomson.
... abandoned for their own luck ...
... orphanage, no father, no mother, lover gets her pregnant, leaves her abandoned, someone ...