The rain lasted five days.
- Yağmur beş gün sürdü.
One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
- Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.
There was a brass quintet playing in the lobby of the hotel.
- Otelin lobisinde çalan beş kişilik bir bando vardı.
How many vertices and faces does a pentagonal prism have?
- Bir beşgen prizmanın kaç köşesi ve yüzeyi vardır?
The pentagram is an important symbol in witchcraft.
- Beş köşeli yıldız büyücülükte önemli bir semboldür.
I'd like three twenties, six fives, and the rest in ones.
- Üç yirmilik, altı beşlik ve gerisini birlik istiyorum.
His failure in business left him penniless.
- İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
The problem is that he is penniless.
- Sorun onun beş parasız olmasıdır.
They were badly off at that time.
- Onlar o zaman beş parasızdı.
Some people are well off and others are badly off.
- Bazı insanlar varlıklı ve diğerleri beş parasız.
Dan served thirty five years in that prison.
- Dan o hapishanede otuz beş yıl görev yaptı.
Because she is twenty-five years old, she gets married.
- Yirmi beş yaşında olduğu için evlendi.
Our class has twenty-five boys and twenty girls.
- Sınıfımızda yirmi beş erkek ve yirmi kız var.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.