All you have to do is press the button.
- Tüm yapmanız gereken düğmeye basmaktır.
To take a photo, all you need to do is to press this button.
- Fotoğraf çekmek için tek yapman gereken bu düğmeye basmaktır.
Tom didn't mean to step on Mary's toes.
- Tom'un niyeti Mary'nin parmaklarına basmak değildi.
I don't want to step on Tom's toes.
- Tom'un ayak parmaklarına basmak istemiyorum.
All you have to do is push this red button.
- Bütün yapman gereken kırmızı butona basmaktır.
All you have to do is push this button.
- Bütün yapman gereken, bu tuşa basmak.
I didn't mean to step on your foot.
- Niyetim ayağına basmak değildi.
Tom didn't mean to step on Mary's toes.
- Tom'un niyeti Mary'nin parmaklarına basmak değildi.
Tom doesn't know how to play the bass guitar.
- Tom nasıl bas gitar çalacağını bilmiyor.
Basset hounds are gentle dogs.
- Basset tazıları kibar köpeklerdir.
Are you happy with your new bass guitar?
- Yeni bas gitarından memnun musun?
Tom wants to buy a bass guitar, but he doesn't have enough money.
- Tom bir bas gitar almak istiyor ama yeterli parası yok.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
This book is out of print.
- Bu kitabın baskısı tükendi.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
The first edition was published ten years ago.
- İlk baskı on yıl önce yayınlandı.
The crowd pressed toward the gate.
- Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
He pressed the button and waited.
- Butona bastı ve bekledi.
I have a pressing feeling in my stomach.
- Midemde bir basınç hissi var.
Right now, we have a problem that's a little more pressing.
- Şu anda, biraz daha fazla baskı yapan bir problemimiz var.
The first printing machine was invented by Gutenberg.
- İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
- Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.
The papers didn't print this story.
- Gazeteler bu hikayeyi basmadılar.