bakkal

listen to the pronunciation of bakkal
Турецкий язык - Английский Язык
grocer

To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store. - Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.

They sell carrots at the grocery store. - Bakkal dükkanında havuç satıyorlar.

grocery store, grocery
(kişi) grocer; (dükkân) grocer's, grocery, grocery shop, grocery store
grocer, groceryman
one who owns and operates a grocery store
grocer's

I bought these biscuits at the grocer's. - Bu bisküvileri bakkalda aldım.

grocery; groceteria
{i} grocery

Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday. - Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.

They sell carrots at the grocery store. - Bakkal dükkanında havuç satıyorlar.

groceteria
bakkal dükkânı
grocery

They sell carrots at the grocery store. - Bakkal dükkanında havuç satıyorlar.

Tom worked at a grocery store. - Tom bir bakkal dükkanında çalıştı.

bakkal (dükkanı)
grocer's
bakkal terazisi
scales
bakkal alışverişi
grocery shopping
bakkal alış verişi
grocery shopping
bakkal defteri
(gibi) messily kept (register of accounts); (notebook) that is anything but neat
bakkal dükkânı
grocer's, grocery, grocery shop, grocery store
bakkal dükkânı
grocery store, grocery
bakkal kâğıdı
thick and coarse paper
bakkal çakkal grocers and
the like
bakkal çırağı
grocery boy
selfservis bakkal
groceteria
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Sebzevât satıcı
Yiyecek, içecek ve başka ihtiyaç maddelerini perakende olarak satan kimse: "Arkadaşlarımızdan Ethem de gitti, babası gibi bakkal oldu."- M. Ş. Esendal
Bu gibi şeylerin satıldığı dükkân
Yiyecek, içecek ve başka ihtiyaç maddelerini perakende olarak satan kimse
(Osmanlı Dönemi) BEDDAL
bakkal defteri
Karışık, düzensiz yazılarla dolu defter
bakkal kağıdı
Kalın ve kaba kâğıt
bakkal çakkal
Bakkallık vb. işlerle uğraşan esnaf için küçümseme sözü
bakkal
Избранное