The place was shamefully neglected.
- Yer utanç verici bir biçimde bakımsızdı.
The refugees were living in a narrow, squalid backstreet.
- Mülteciler dar, bakımsız arka sokakta yaşıyordu.
Tom grew up in squalid conditions.
- Tom bakımsız koşullarda büyüdü.
I hope nobody minds my being straggly and unkempt at five in the morning.
- Sabah saatin beşinde dağınık ve bakımsız olmamı umarım kimse önemsemez.
Our website is offline for scheduled maintenance.
- Web sitemiz planlanmış bakım için çevrimdışıdır.
Our website is offline for scheduled maintenance. We expect to be back online by 2:30 GMT.
- Web sayfamız zamanlanmış bakımdan dolayı çevrimdışıdır. GMT 2.30'da yeniden çevrimiçi olmayı bekliyoruz.
Care aged him quickly.
- Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
Care has made her look ten years older.
- Bakım onun görünüşünü on yaş büyük yaptı.
I'm no different than you are in that respect.
- O bakımdan senden farklı değilim.
In that respect, my opinion differs from yours.
- O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
Tom needs proper medical attention.
- Tom'un uygun tıbbi bakıma ihtiyacı var.
You require medical attention.
- Tıbbi bakıma ihtiyacın var.
He is a gentleman in every way.
- O, her bakımdan bir beyefendidir.
Your opinions are right in a way.
- Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
TV is harmful in that it keeps your mind in a passive state.
- TV aklınızı pasif durumda tutması bakımından zararlıdır.
Tom was put in a nursing home.
- Tom bir bakımevine kondu.
The blind nurse devoted herself to caring for the elderly.
- Kör hemşire kendini yaşlıların bakımı için adadı.
Babies need a lot of care.
- Bebeklerin bakıma çok ihtiyacı vardır.
I took my car to have it serviced today.
- Bugün arabamı bakım yaptırmaya götürdüm.
The car needs a service.
- Arabanın bakıma ihtiyacı var.
He is inclined to look at everything from the standpoint of its practicality and is neither stingy nor extravagant.
- O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.