Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
At a first glance it seems easy.
- İlk bakışta kolay görünüyor.
I could tell at a glance that something was wrong.
- Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
She has an absent look on her face.
- Yüzünde dalgın bir bakışı vardı.
I can understand your point of view.
- Bakış açınızı anlayabiliyorum.
The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.
- Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.
At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.
- İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.
The mere sight of a dog made her afraid.
- Bir köpeğin sadece bakışı onu korkuttu.
I caught sight of her at Shibuya.
- Onun Shibuya bakışını yakaladım.
I saw the look of terror in Tom's eyes.
- Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.
You have bedroom eyes.
- Davetkar bakışların var.
I am looking at the matter from a different viewpoint.
- Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
Your way of looking at something depends on your situation.
- Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
There are other aspects.
- Diğer bakış açıları var.