He finally became the president of IBM.
- O, nihayet IBM'in başkanı oldu.
The President of France visited Okinawa.
- Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
Lee Leffingwell is the head of the Austin City Council.
- Lee Leffingwell, Austin Şehir Konseyi'nin başkanıdır.
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
He served as chairman for three years.
- O, üç yıl başkan olarak görev yaptı.
I am the patrol leader.
- Ben devriye başkanıyım.
Republican Party leaders criticized President Hayes.
- Cumhuriyetçi Parti liderleri Başkan Hayes'i eleştirdi.
The army chief reported that the war was lost.
- Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
Tom didn't expect to be appointed chairman.
- Tom başkan olarak atanmayı beklemiyordu.
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
- Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
Mr. Jackson is our principal.
- Bay Jackson bizim başkanımız.
We elected her chairperson.
- Biz onu başkan seçtik.
They elected her chairperson.
- Onlar onu başkan seçtiler.