He was about to achieve great plans.
- O, büyük planlar başarmak üzereydi.
In order to achieve that, you'll have to take risks.
- Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
I worked hard to succeed.
- Başarmak için sıkı çalıştım.
Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
- Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
To accomplish great things we must not only act, but also dream; not only plan, but also believe.
- Büyük işleri başarmak için sadece hareket etmemeliyiz aynı zamanda hayal kurmalıyız; sadece planlamamalıyız aynı zamanda inanmalıyız.
It is easy to say and hard to accomplish.
- Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.