He often attributes his failures to bad luck.
- Başarısızlıklarını çoğunlukla kötü şansa bağlıyor.
He says he has already overcome his failures.
- O zaten başarısızlıklarının üstesinden geldiğini söylüyor.
His project ended in failure.
- Onun projesi başarısızlıkla sona erdi.
Success or failure is all the same to me.
- Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.
That was a terrible miss! cried the commentators.
- Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar.
But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
- Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
- İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
This is a serious setback.
- Bu ciddi bir başarısızlık.
Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.
- İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..
We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.
- Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.
Success or failure is all the same to me.
- Başarı ya da başarısızlık ikisi de benim için aynıdır.