başarısızca

listen to the pronunciation of başarısızca
Турецкий язык - Английский Язык
unsuccessfully

Tom tried, unsuccessfully, to smile. - Tom başarısızca gülümsemeye çabaladı.

I tried unsuccessfully to persuade her. - Başarısızca onu ikna etmek için çabaladım.

Not successfully; without success
{a} unfortunately, unluckily
without success; "she tried unsuccessfully to persuade him to buy a new car"
without success, unavailingly, ineffectually, unproductively
without success; "she tried unsuccessfully to persuade him to buy a new car
başarı
success

His escape attempt was successful. - Kaçış denemesi başarılıydı.

It goes without saying that honesty is the key to success. - Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer

başarı
{i} achievement

His achievements were acknowledged. - Onun başarıları kabul edildi.

Your achievements cannot be compared with mine. - Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.

başarı
accomplishment

There can be no great accomplishment without risk. - Büyük başarılar risksiz olamaz.

It was an awesome accomplishment. - O harika bir başarıydı.

başarı
prosperity
başarı
feat

That's not an easy feat. - Bu kolay bir başarı değil.

Food gives life, life gives strength and strength gives great feats. - Yiyecek hayat verir, hayat güç verir ve güç büyük başarılar verir.

başarı
victory
başarı
{i} attainment
başarı
triumph
başarı
success, accomplishment, achievement, prosperity
başarı
speed
başarı
{i} win

You win some, you lose some. - Her zaman başarılı olamazsın.

They celebrated his success by opening a bottle of wine. - Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.

başarı
{i} stroke
başarı
{i} go
başarı
joy

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

başarı
acquirement
başarı
{i} achieving
başarı
diplomacy
başarı
performance
başarı
in success
başarı
succeeding

If you're trying to scare me, you're succeeding. - Beni korkutmaya çalışıyorsan başarıyorsun.

I have serious doubts about their plan succeeding. - Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.

başarı
success of
başarı
(Hukuk) achievement, triumph
başarı
deed

This deed became one of the most emblematic milestones of the Revolution. - Bu başarı, devrimin en simgesel kilometre taşlarından biri oldu.

başarı
smash
başarı
click
başarı
effort

With all his efforts, he couldn't succeed. - Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.

He failed due to lack of effort. - O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.

başarı
show

The show was a success. - Gösteri bir başarıydı.

She wanted to show off her cleverness during class, but she failed. - O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.

başarı
hit

Their concert was a big hit. - Onların konseri büyük bir başarıydı.

Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success. - Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.

başarı
success#
Английский Язык - Английский Язык

Определение başarısızca в Английский Язык Английский Язык словарь

Başarı
(deyim) flying colors
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение başarısızca в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Başarı
sükse
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet: "Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı."- H. E. Adıvar
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet
başarısızca
Избранное