Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
The two nations have strong trade ties.
- İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
Scientists have learned that, throughout Earth's history, temperature and CO2 levels in the air are closely tied.
- Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
It is a prevalent belief, according to a nationwide poll in the United States, that Muslims are linked with terrorism.
- ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
He comes into contact with all kinds of people.
- Her türlü insanla bağlantı kurar.
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
Tom can get in touch with Mary by email.
- Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
I keep in touch with my parents by mail.
- Ebeveynlerimle posta yoluyla bağlantı kuruyorum.
Do any of you have anything to say in connection with this?
- Sizden birinin bununla bağlantılı olarak söyleyecek bir şeyi var mı?
I've got a connecting flight.
- Bağlantılı bir uçuşum var.
My computer doesn't seem to be connecting to the printer.
- Bilgisayarım yazıcıya bağlantılı gibi görünmüyor.