böyleyken

listen to the pronunciation of böyleyken
Турецкий язык - Английский Язык

Определение böyleyken в Турецкий язык Английский Язык словарь

böyle
so
böyle
thus

Thus, the tyrant succeeded in conquering the kingdom. - Böylece despot hükümdar, krallığı fetihte başarılı oldu.

The families of the factory workers need schools, hospitals, and stores, so more people come to live in the area to provide these services, and thus a city grows. - Fabrika işçilerinin aileleri okul, hastane ve mağazalara ihtiyaç duyar; böylece bu hizmetleri sağlayacak daha fazla insan yaşamak için bu bölgeye gelir ve de bir şehir oluşur.

böyle
that

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

Who that believes in God would do such a thing? - Allah'a inanan kim böyle bir şey yapardı?

böyle
thusly
böyle
tolerable
böyle
gradually
böyle
as such

He is a director, and should be treated as such. - O bir yönetmen ve böyle muamele edilmelidir.

He is a scholar, and ought to be treated as such. - O bir bilim adamı ve ona böyle davranılmalı.

böyle
thus and so
böyle
like this

In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge. - Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines. - Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

böyle
such a

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

böyle
such

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

I am surprised that she refused such a good offer. - Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.

böyle
this

This is how I learned English. - İşte ben İngilizce'yi böyle öğrendim.

He often shuts himself up in the study and writes things like this. - Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.

böyle
like that

Not all teachers behave like that. - Bütün öğretmenler böyle davranmaz.

How dare you speak to me like that? - Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

böyle
sic
böyle
so, such, thus, like this, in this way
böyle
of a sort
böyle
this kind of

In this kind of weather it's best if I stay at home and don't go outside. - Böyle bir havada en iyisi evde kalıp dışarı çıkmamak.

Do you really need to go out in this kind of weather? - Böyle bir havada gerçekten dışarı çıkman gerekiyor mu?

böyle
of sorts
böyle
{f} ferry
hal böyleyken
and yet, nevertheless
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение böyleyken в Турецкий язык Турецкий язык словарь

böyle
Bu yolda, bu biçimde: "Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?"- A. Gündüz
böyle
Bu derece: "Böyle bir sevmek görülmemiştir."- A. İlhan. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz: "Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?"- P. Safa
böyle
Bunun gibi, buna benzer: "Ah Şaban'ın böyle bir çocuğu, böyle bir karısı olsaydı!"- H. E. Adıvar
böyle
Bu derece
böyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
böyle
Bunun gibi, buna benzer
böyle
Bu yolda, bu biçimde
böyleyken
Избранное