Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom and Mary arrived separately.
- Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.
Could you wrap them up separately?
- Onları ayrı ayrı sarar mısınız?
He lives apart from his family.
- O, ailesinden ayrı yaşıyor.
I like to take things apart to see what makes them tick.
- Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
- Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
They each paid separately.
- Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
That's an important distinction to make.
- O yapacak önemli bir ayrım.
He advocated abolishing class distinctions.
- O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.
Don't put aside such an important detail.
- Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.
Don't put aside such an important detail.
- Böyle önemli bir ayrıntıyı kenara koymayın.
This book is divided into four parts.
- Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.
The exam was divided into two parts.
- Sınav iki bölüme ayrıldı.
The buses in Montgomery were segregated.
- Otobüsler Montgomery'de ayrıldı.
The buses in Montgomery were segregated.
- Montgomery'de otobüslerin içinde ırk ayrımcılığı vardı.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
The buses left one after another.
- Otobüsler art arda ayrıldı.
No nation can exist completely isolated from others.
- Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
I think we should spend some time apart from each other.
- Birbirimizden ayrı olarak biraz zaman geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Sami spent more and more time apart from his wife.
- Sami karısından ayrı olarak, gittikçe daha fazla zaman geçirdi.
Seat cushions are sold separately.
- Koltuk minderi ayrı olarak satılır.
This question must be discussed separately from that one.
- Sorun ondan ayrı olarak tartışılmalı.