aufbewahren!

listen to the pronunciation of aufbewahren!
Немецкий Язык - Турецкий язык
! Store
saklamak; (bagaj) emanete bırakmak
{'aufbıva: rın} saklamak korumak
v. 'aufbıva: rın saklamak korumak
emanete bırakmak
Английский Язык - Турецкий язык

Определение aufbewahren! в Английский Язык Турецкий язык словарь

store
{f} depolamak

Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok. - I don't have enough space to store these boxes.

store
depo

Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum. - He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.

Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var. - Don't do that!!! There's a computer at the drug store.

store
mağaza

Amcamın cadde boyunca bir mağazası var. - My uncle has a store along the street.

Mağaza ne zaman açılıyor? - What time does the store open?

store
{i} dükkân

Oyuncak dükkânı kapandı. - The toy store is closed.

Kızım dükkândan süt alıyor. - My daughter is buying milk from the store.

store
depoya koymak
store
(Denizbilim) saklantı
store
saklamak
store
bolluk
store
depola

Develer hörgüçlerinde çok miktarda yağ depolayabilir. - A camel can store a large amount of fat in the hump on its back.

Tom'un eşyasını bir yere depolaması gerekiyordu, bu yüzden ona bizim garaja koyabileceğini söyledim. - Tom needed to store his stuff somewhere, so I told him he could put it in our garage.

store
ç.erzak
store
levazım
store
levazımını tedarik etmek
store
{i} hafıza
store
{i} stok, hazne
store
{i} ambar
store
{f} doldurmak

Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım. - I have to fill in for Tom at the store.

store
depola,v.depola: n.dükkan
store
yığınak
store
{f} hafızaya almak
Немецкий Язык - Английский Язык
kept}
to save something
to store
to keep something
to keep {kept
store