Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Zaman çabucak geçiyor.
- Time passes by quickly.
Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- They left their house quickly.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Bu oldukça hızlı şekilde olacak.
- It'll happen quite quickly.
Tom elinden geldiği kadar hızlı şekilde merdivene tırmandı.
- Tom climbed up the ladder as quickly as he could.