Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
- The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
- His niece is attractive and mature for her age.
Onun karizmasının çekiciliği diğer insanları dinlettirdi.
- The attractiveness of his charisma made other people listen.
Bu düşünce çok cazip.
- The idea is very attractive.
Senin önerin çok cazip ama onun hakkında düşünmek zorunda kalacağız.
- Your offer is very attractive, but we will have to think about it.
Onu cazibeli buluyor musun?
- Do you find him attractive?
Mary çok cazibeli bir kadın.
- Mary is a very attractive woman.
Sanırım o, alımlı ve çekici.
- I think she is charming and attractive.
Tokyo benim için en az ilginç şehirdir.
- Tokyo is the least attractive town to me.
Aslında onu sevmiyorum, sadece ilginç buluyorum.
- It's not that I seriously like him. I just find him very attractive.
Mary kız kardeşi kadar güzel değil fakat hâlâ oldukça çekici.
- Mary isn't as beautiful as her sister, but she's still quite attractive.
O çok sevimlidir, yani, çekici ve güzeldir.
- She is very pretty, I mean, she is attractive and beautiful.
Onun hakkında ilgi çekici ne bulabilirsin?
- What do you find attractive about her?
That's a very attractive offer.
He is an attractive fellow with a trim figure.