Böyle tutumlar toplumumuzda hoşgörülemez.
- Such attitudes cannot be tolerated in our society.
Bu aptalca tutumlar ile, Maria sadece kendi kibrini kanıtlıyor.
- With these stupid attitudes, Maria only proves her own arrogance.
Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
- He assumed an aggressive attitude toward me.
Tom'un tavır sorunu var.
- Tom has an attitude problem.
Tom'un tutumunu değiştirmesi gerekiyor.
- Tom needs to change his attitude.
Onun düşmanca bir tutumu vardı.
- She had an unfriendly attitude.
Tom'un davranışını beğenirim.
- I like Tom's attitude.
Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.
The airliner had to land with a nose-up attitude after the incident.
Don't give me your attitude..
The ballet dancer walked with a graceful attitude, .
... actions in many cases determine our attitudes ...