O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
Esperantistlerin ve Yehova Şahitlerinin yaklaşımları arasındaki herhangi bir farklılık görmüyorum.
- I don't see any differences between the approaches of Esperantists and of Jehovah's Witnesses.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.
She can bear witness, since she was there at the time.