Bir düşman onlara saldırıyor.
- An enemy is attacking them.
Haberlerde sahiplerine saldıran evcil hayvanlar hakkında bazı hikayeler vardı.
- There have been some stories in the news about pets attacking their owners.
Libya'ya saldırmak ciddi bir hataydı.
- Attacking Libya was a serious mistake.
Fadıl, Leyla'ya saldırmaya başladı.
- Fadil started attacking Layla.
Niyetimiz ona saldırmak değildi.
- We didn't intend to attack him.
Onlar onun ordusunun saldırmak için yeterince güçlü olmadığını söylediler.
- They said his army was not strong enough to attack.
Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı.
- My daughter often had asthma attacks when she was a child.
Çocukken kızım sık sık astım atakları yaşadı.
- As a child, my daughter had frequent asthma attacks.
Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
- The enemy attack ended at dawn.
Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
- The enemy attack ceased at dawn.
Alman kuvvetleri, Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlere hücum etti.
- German forces attacked British soldiers near Amiens, France.
Babam dün bir kalp krizi geçirdi fakat yakınlarda bir kliniğe sahip olduğu için şanslıydı.
- My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
Tom bir kalp krizi geçirdi.
- Tom has had a heart attack.
Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
- The secret service guards him against attack.
Macbeth, düşmanına saldırmak için bir ordu yetiştirdi.
- Macbeth raised an army to attack his enemy.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.
- She attacked him with a baseball bat.
... some campaigns are focused on attacking a person rather than prescribing their own future ...