at that time

listen to the pronunciation of at that time
Английский Язык - Турецкий язык
o zamanda

Sanırım o zamanda hiçbirimiz zaman makinesine oldukça inanmıyordu. - I think that at that time none of us quite believed in the Time Machine.

Onlar onun o zamanda hastanede olduğunu söylüyor. - They say that he was in the hospital at that time.

o zamanlarda
o zaman

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın! - If only you had told me the whole story at that time!

O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi. - At that time, Mexico was not yet independent of Spain.

then
o zaman

Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı. - I apologized, but even then she wouldn't speak to me.

O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu. - Since then, a great deal of change has occurred in Japan.

at this time
bu arada
at this time
şu aralar

Şu aralar yorumum yok. - I have no comment at this time.

at this time
bu aralar

Bu aralar onların burada olmaya hakkı yok. - They have no right to be here at this time.

Bu aralar yorumum yok. - I have no comment at this time.

then
(ondan) sonra
then
o durumda
then
daha sonra

Hırsız bana vurdu ve gözümü morarttı ve daha sonra kaçtı. - The thief hit me and gave me a black eye and then ran off.

Mary Tom'a söyledi: Kısa bir cümle ile başlayalım, ve daha sonra göreceğiz... - Mary told Tom: Let's begin with a short sentence, and then we'll see...

then
o süre içinde
then
madem öyle
then
o zamanki
then
o zamanlar

O zamanlar sanat zirvedeydi. - Art was then at its best.

O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı. - Back then, all the calculations were done by hand.

then
sonra

Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt. - If you see a mistake, then please correct it.

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü. - Dima slept with 25 men in one night and then killed them.

then
öyleyse

Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım. - If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.

Öyleyse onu görmediğine inanamam. - I cannot believe you did not see him then.

At time
bu zamanlarda
then
(zarf) o zaman, ondan sonra, o halde, öyleyse, zira, demek
then
derhal
then
o zaman vaki olan
then
ondan sonra
then
o halde

Eğer bu cümleyi okuyabiliyorsan, o halde okuyabiliyorsundur. - If you can read this sentence, then you're able to read.

Bunu istemiyorlarsa, o halde ne istiyorlar? - If they don't want this, then what do they want?

then
(sıfat) o zamanki, o zamanlarki
then
demek

Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım. - Only then did I realize what he meant.

Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir. - If you didn't know me that way then you simply didn't know me.

Английский Язык - Английский Язык
during that same point in time, during that period, upon that occasion, during the same time
then

I know you told me when you'd be coming, but I couldn't get there then. - I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.

I know what time you said you'd get there, but I couldn't get there then. - I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.

at that time

    Турецкое произношение

    ät dhıt taym

    Произношение

    /ˈat ᴛʜət ˈtīm/ /ˈæt ðət ˈtaɪm/

    Видео

    ... end, if time permits, I'm going to show you one of the ...
    ... room. But this year, for the first time, we did something new. We created viewing parties. ...
Избранное