O sık sık okula geç kalırdı.
- She was frequently late for school.
Depremler sık sık Japonya'yı vurur.
- Earthquakes frequently hit Japan.
O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.
Bu çoğunlukla tatilde olur.
- It happens frequently on vacation.
Yaşayan dil sayısı sıkça tartışma konusu olur ve tahmini sayı beş bin ile sekiz bin arasında değişegelmiştir.
- The number of living languages is frequently debated and estimates have varied from five thousand to eight thousand.
Son zamanlarda sıkça depremler yaşamamız beni korkutuyor.
- It scares me that we have frequently had earthquakes lately.
Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.
- I visit my friend's house at intervals.
Toplantılar belli aralıklarla gerçekleştirildi.
- The meetings were held at intervals.