O beni içten selamladı.
- She bowed deeply to me.
Birbirinizi içten seviyor musunuz?
- Do you love each other deeply?
Tom Mary'ye derinden âşık.
- Tom is deeply in love with Mary.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom gazed deeply into Mary's eyes.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
- Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
- Tom became deeply interested in art history.