Beni her zaman arayabilirsin.
- You can call me at any time.
Bir kaza her zaman olabilir.
- An accident may happen at any time.
O her an meydana gelebilir.
- That could happen at any time.
Tom her an gelebilir.
- Tom may come at any time.
Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.
- I think Beethoven is the greatest composer who ever lived.
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Her zaman bana uygun olacaktır.
- Any time will suit me.
Onun yakında herhangi bir zamanda olacağından emin değilim.
- I'm not sure that's going to happen anytime soon.
İstediğin herhangi bir zaman arabamı ödünç alabilirsin.
- You may borrow my car anytime you want to.
O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- He is the bravest soldier that ever lived.
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
Tom'u herhangi bir zamanda tekrar göreceğimizi düşünüyor musun?
- Do you think we'll ever see Tom again?
Tom'un niçin Mary ile herhangi bir zamanda evlenmek istediğini merak ediyorum.
- I wonder why Tom ever wanted to marry Mary.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Hiç Kanada'ya gittin mi?
- Have you ever been to Canada?
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
- Thank you, everybody. Thank you so much.
Tom her ne zaman isterse gidebilir.
- Tom may leave anytime he wants to.
Her zaman tekrar gelebilirsin.
- You're welcome back anytime.
İstediğin zaman buraya her zaman geri gelebilirsin.
- You can always come back here anytime you want.
He's back and better than ever.
... responsible but don't necessarily have any time or ...
... can have it any time, anywhere, on the move. ...