Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
- It is surprising that your wife should object.
Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.
- The idea of surprising her suddenly crossed my mind.
Şimdi bu sürpriz değil.
- That's not surprising nowadays.
Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
- Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.
- The number of people who die in traffic accidents is surprising.