Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.
- Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.
Ben her zaman çayıma bir kaşık dolusu bal eklerim.
- I always add a spoonful of honey to my tea.
Tom kavanozdan bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yemekten hoşlanıyor.
- Tom likes to eat spoonfuls of peanut butter right out of the jar.
Tom kavanozdan bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yemekten hoşlanıyor.
- Tom likes to eat spoonfuls of peanut butter right out of the jar.
Tom bir kaşık dolusu fıstık ezmesi yedi.
- Tom ate a spoonful of peanut butter.