as much as fills a box

listen to the pronunciation of as much as fills a box
Английский Язык - Турецкий язык

Определение as much as fills a box в Английский Язык Турецкий язык словарь

box
{i} kutu veya sandık dolusu
as much as
olduğu kadar

Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk. - We learned as much as possible about their culture before visiting them.

Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor. - Novels aren't being read as much as they were in the past.

as much as
olabildiği kadar
as much as
aynı miktarda
box
dövüşmek
as much as
kadar

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor. - He earns three times as much as I do.

Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı. - The news surprised him as much as it did me.

box
kulübe

Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm. - I saw a number of people around the police box.

Oradaki polis kulübesinde sorun. - Ask at the police box over there.

box
(mahkeme) kürsü
box
(the ile) televizyon
as much as
kadar çok

Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü. - Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.

Mary'nin onu sevdiği kadar çok Tom Mary'yi sevmiyordu. - Tom didn't love Mary as much as she loved him.

as much as
aynı
as much as
bile
box
{f} boks yapmak
box
{i} televizyon

Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin. - You shouldn't spend the whole day in front of the box!

Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar. - Innovators think outside the box.

box
yumruklaşm
box
hediye

Kutular hediyedir. Onların içinde ne var? - The boxes are gifts. What do they contain?

Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi. - Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.

box
{i} loca
box
(isim) kutu, sandık, kutu veya sandık dolusu; at arabacısı yeri; jüri bölmesi; kompartıman, loca, kulübe; televizyon, teyp veya radyo; tokat, yumruk; şamar, şimşir [bot.]
box
{i} jüri bölmesi
box
{f} kutulamak
box
{i} kompartıman
box
külübe av külübesi
box
{f} kutuya koymak
box
{i} at arabacısı yeri
box
{f} boks yapmak. box s.o. on the ear birinin kulağına tokat atmak
Английский Язык - Английский Язык
box
as much as
to the same extent; up to the desired amount
as much as fills a box

    Турецкое произношение

    äz mʌç äz fîlz ı bäks

    Произношение

    /ˈaz ˈməʧ ˈaz ˈfəlz ə ˈbäks/ /ˈæz ˈmʌʧ ˈæz ˈfɪlz ə ˈbɑːks/
Избранное