Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Bir depo kurşunsuz normal istiyorum.
- I'd like a full tank of regular unleaded.
Yarım depo benzinle Miami'ye gidebilir miyiz?
- Can we drive to Miami on half a tank of gas?
Mary'nin onu sevdiği kadar çok Tom Mary'yi sevmiyordu.
- Tom didn't love Mary as much as she loved him.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
Benzin deposu patlayacak.
- The gas tank is going to explode.