He became a singer against his parents wishes.
- Anne babasının arzusunun aksine şarkıcı oldu.
He wished to marry her.
- Onunla evlenmeyi arzu etti.
I could not subdue the desire to laugh.
- Ben gülme arzumu bastıramadım.
She managed to get what she desired easily.
- Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them.
- Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.
What do you want to drink?
- Ne içmeyi arzu edersiniz?
I want you to bring her.
- Onu getirmeni arzu ediyorum.
Tom felt the urge to run away.
- Tom kaçma arzusu hissetti.
Tom felt an urge to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
I'm lusting after her.
- Onu şehvetle arzuluyorum.
Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
- Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
Don't let desire control your mind!
- Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
- Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
She never told anyone about her secret longings.
- O asla gizli arzularından kimseye bahsetmedi.
Libraries are real treasures for avid readers.
- Kütüphaneler arzulu okuyucular için gerçek hazinelerdir.
He's an avid art collector.
- O, arzulu bir sanat koleksiyoncusudur.