arzu

listen to the pronunciation of arzu
Турецкий язык - Английский Язык
wish

He wished to marry her. - Onunla evlenmeyi arzu etti.

The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend. - Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.

(isim) Desire

The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments. - Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.

You've been the best dog one could desire! - Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!

rage
intentness
want

Tom stopped me from doing what I wanted to do. - Tom, beni arzu ettiğim şeyi yapmaktan alıkoydu.

A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire. - Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.

request
wish, desire, longing, craving, ambition; appetite
urge

Tom felt an urge to kiss Mary. - Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.

Tom felt the urge to run away. - Tom kaçma arzusu hissetti.

affect
self centered
crave
itch
bid
lust

I'm lusting after her. - Onu şehvetle arzuluyorum.

Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder. - Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.

mind

Don't let desire control your mind! - Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!

There is no fear for one whose mind is not filled with desires. - Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.

passion
thirst
craving
yen
will

There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them. - Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.

hankering
aspiration
conation
maggot
hunger
yearning
appetence
prurience
longing

She never told anyone about her secret longings. - O asla gizli arzularından kimseye bahsetmedi.

pruriency
appetency; appetite
{i} appetite
fancy
dream
vision
solicitude
hanker
{i} appetency
eager
leaning
eagerness
avid

He's an avid art collector. - O, arzulu bir sanat koleksiyoncusudur.

Libraries are real treasures for avid readers. - Kütüphaneler arzulu okuyucular için gerçek hazinelerdir.

arzu etmek
desire
arzu etmek
hope
arzu edilen
desirable

I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me. - Dünyada en çok arzu edilen adam olamayacağımın farkındayım fakat hâlâ benimle çıkmayı düşüneceğinden ümitliyim.

arzu edilirlik
desirability
arzu etmek
to wish (for), want; to long (for), desire
arzu etmek
long
arzu duymak
yearn
arzu ederek
(Politika, Siyaset) anxious to
arzu edilen
desired
arzu etmek
(deyim) have one's eyes on
arzu etmek
fancy
arzu etmek
longing
arzu etmek
aspire
arzu etmek
long (for)
arzu etmek
aspire to
arzu etmek
long for
arzu etmek
be desirous of
arzu etmek
have a yearning for
arzu etmek
have a yearning to
arzu dolu bakmak
ogle
arzu dolu bakış
ogle
arzu eden kişi
desirer
arzu ederek
(Hukuk) anxious to (in resolutions)
arzu ederseniz
if you care to
arzu edildiği gibi
desirably
arzu edildiği zaman
(Tıp) ad libitum
arzu edilen
covetable
arzu edilen değerlendirme
(Askeri) desired appreciation
arzu edilen değerlendirmeler
(Askeri) desired appreciations
arzu edilen etki noktası
(Askeri) desired point of impact
arzu edilen yer sıfır noktası
(Askeri) desired ground zero
arzu edilen şey
desideratum
arzu edilir bir halde
desirably
arzu edilir olma
desirableness
arzu edilir şekilde
desirably
arzu edilmeyen
(Ticaret) unwished for
arzu edilmeyen
undesired
arzu etmek
want
arzu etmek
wish for
arzu etmek
to wish, to desire, to fancy
arzu etmemek
not to will
arzu etmemek
not to wish
arzu olunduğu gibi
as convenient
arzu verici
aphrodisiac
arzu üzerine
on request
geçici arzu
fancy
arzu etmek
aim at
arzu etmek
desire to
israrla istemek, büyük arzu göstermek
israrla want, to show great desire
Avrupa Müttefik Komutanlığı arzu edilen yer sıfır noktası sayısı
(Askeri) Allied Command Europe desired ground zero number
cinsel arzu
concupiscence
etkinin tasarlanmış orta noktası; etkinin arzu edilen orta noktası
(Askeri) designated mean point of impact; desired mean point of impact
kuvvetli arzu
earnest desire
milli arzu edilen yer sıfır noktası listesi
(Askeri) national desired ground zero list
son arzu
dying wish
son arzu
closing speech
son arzu
last will
son arzu
last wish
şiddetli arzu
consuming desire
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) f. İstek. Dilek. Meyil. Emel. Hahi
İstek, dilek: "Kendi arzumla Anadolu'ya gitmek kararını verdim."- R. H. Karay
Heves: "İçimde nice zamandan kalma bir arzu var."- A. İlhan
Heves
İstek, dilek
(Osmanlı Dönemi) ALUK
arzu etmek
Yürekten istemek
arzu
Избранное