Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
- The accident arose from a simple mistake.
Aniden bir sorun ortaya çıktı.
- A problem immediately arose.
Bu gelenek Çin'de ortaya çıkmıştır.
- This tradition arose in China.
Sonra gerekli makineyi nereden alacağımız sorunu ortaya çıktı.
- Then arose the question of where we were to get the necessary machinery.
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
- A new difficulty has arisen.
İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
- Trade friction might arise between the two nations at any moment.