armbanduhr

listen to the pronunciation of armbanduhr
Немецкий Язык - Турецкий язык
en. e. 'armbant: ur kol saati
[die] kol saati
en {'armbant: ur} e kol saati
kol saati
Английский Язык - Турецкий язык

Определение armbanduhr в Английский Язык Турецкий язык словарь

watch
{f} bakmak

Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz. - We are apt to watch television, irrespective of what program is on.

watch
{f} gözlemek
watch
{i} dikkat etme

Tom dikkat etmemiz gereken potansiyel sorunların bir listesini yaptı. - Tom made a list of potential problems that we should watch out for.

Diyetime dikkat etmeli miyim? - Should I watch my diet?

watch
tarassut etmek
watch
nezaret etmek
watch
(Bilgisayar) gözle

Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer. - One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.

Kuş gözlemciliği güzel bir hobi. - Bird watching is a nice hobby.

watch
(Askeri) gemilerde beklenen nöbet
watch
(Askeri) vardıya
watch
-e göz kulak olmak
watch
gözetleme
watch
{f} izle

Pokémon izleyerek büyüdüm. - I grew up watching Pokemon.

Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum. - I like watching Code Lyoko.

watch
{f} kollamak
watch
{i} gözetleme, tarassut
watch
(Askeri) GÖREV SÜRESİ: Bak. "tour of duty"
watch
{f} gözetlemek
watch
{i} nöbetçilik, nöbet tutma
watch
{i} nöbet yeri/süresi
watch
{i} gözaltı
watch
{i} kol saati; cep saati
watch
{f} yolunu gözlemek
Немецкий Язык - Английский Язык
wristwatch

He owns a very valuable wristwatch. - Er besitzt eine sehr wertvolle Armbanduhr.

Tom wears a gold wristwatch. - Tom trägt eine goldene Armbanduhr.

wrist watch
watch
watch to
Batterieuhr (Armbanduhr)
battery watch
automatische Armbanduhr
self-winding wrist watch
eine Armbanduhr auf Edelsteinen lagern
to jewel a wristwatch