May we have a short recess?
- Kısa bir ara verebilir miyiz?
I would like to request a short recess.
- Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
- Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
Tom backed his car out of the parking space.
- Tom arabasını park yerinden çıkardı.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
- Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
She searched for her granddaughter who had been taken away.
- O kaçırılan torununu aradı.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
The volcano erupts at regular intervals.
- Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
I visit my friend's house at intervals.
- Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
He sought shelter from the rain.
- O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
They sought shelter from the rain.
- Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
Tom went out to look for something to eat.
- Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
Why don't you look for Tom?
- Niçin Tom'u aramıyorsun?
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
Ye shall seek me, and shall not find me; and where I am, thither ye cannot come.
- Beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
Relations between us seem to be on the ebb.
- Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
How are relations between the two of them going?
- Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
The students range in age from 18 to 25.
- Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.
They're just out of my price range.
- Onlar benim fiyat aralığının dışında.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
Tom stopped to take a close look at the car.
- Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
Let's meet halfway between your house and mine.
- Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Tom's car is parked in the middle of the road.
- Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
- Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Meanwhile, you can stay with us.
- Bu arada, bizimle kalabilirsin.
Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
- Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Tom is on good terms with Mary.
- Tom'un Mary ile arası iyidir.
Are you on good terms with Tom?
- Tom'la aranız iyi mi?
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
Call me this afternoon.
- Bu öğleden sonra beni ara.
The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
- Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.
Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
Let's take a short pause.
- Kısa bir ara verelim.
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
- Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.
You should look up that word.
- O kelimeyi sözlükte aramalısın.
I came here seeking justice.
- Buraya adalet aramak için geldim.
Tom isn't seeking asylum.
- Tom sığınma aramıyor.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
In case of fire, you should dial 119 immediately.
- Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.
I need to search for my pen.
- Dolma kalemimi aramalıyım.
The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
- Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
It was raining all day long without intermission.
- Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
We're still checking into it.
- Onu hâlâ araştırıyoruz.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.
- Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
Buying such an expensive car is out of the question.
- Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
- Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
- Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.