My correspondent apologized for not answering my letter.
The Apology of Socrates.
The CEO made a public apology for the scandal, and promised full cooperation with the authorities.
Ben bir özür istemiyorum. Ben bir açıklama istiyorum.
- I don't want an apology. I want an explanation.
Tom Mary'ye bir özür borçludur.
- Tom owes Mary an apology.
Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı.
- Tom called Mary to apologize to her, but she hung up on him.
Tom'un özür dilemek için çok fırsatı vardı, ama bunu yapmadı.
- Tom had plenty of chances to apologize, but he didn't.
Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Özür dilemeye gerek yok.
- There's no need for an apology.
Özür dilemekten başka yapacak bir şey yok.
- There is nothing to do but apologize.
Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
- I called Susan to apologize to her, but she hung up on me.