Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
- Is there anything to drink in the refrigerator?
Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
- I am quite willing to do anything for you.
Bu şimdiye kadar gördüğüm hiç bir şeye benzemiyor.
- That doesn't look like anything I've ever seen.
Tom hiç bir şey yapmak istemiyor.
- Tom doesn't want to do anything at all.
That isn't anything like a car.
I would not do it for anything.
... But here's where the magic starts because any thing that ...